Genetik Mühendislik ile Tasarlanan Hayvanlar: Bilim Nereye Gidiyor?

Son yıllarda bilim dünyasında en çok ses getiren gelişmelerden biri: genetik olarak değiştirilmiş hayvanlar. CRISPR teknolojisiyle artık hayvanların genetik yapısı adeta bir metin dosyası gibi düzenlenebiliyor. Bu sadece bilimsel bir başarı değil, aynı zamanda etik, çevresel ve biyolojik boyutları olan karmaşık bir süreç.

Örneğin, genetiği değiştirilmiş sivrisinekler sayesinde sıtma gibi hastalıkların yayılması durdurulabiliyor. Ya da kas kütlesi artırılmış domuzlar sayesinde et verimi yükseliyor. Ayrıca bilim insanları, nesli tükenmekte olan türleri kurtarmak için de bu teknolojiyi kullanmaya başladı. Mesela, nesli tükenen kuzey beyaz gergedanının hücrelerinden genetik olarak yeni bireyler oluşturma çalışmaları sürüyor.

Ancak burada karşımıza şu soru çıkıyor: Hayvanlar ne kadar “tasarlanabilir”? Genetik müdahaleler, türlerin doğal evrimini nasıl etkiliyor? Ve daha da önemlisi, bu canlıların yaşam haklarını nasıl koruyacağız?

Bu teknoloji, tarımdan tıbba, çevre mühendisliğinden hayvan refahına kadar birçok alanı yeniden şekillendiriyor. Ancak bilimsel ilerlemenin etik sınırları, bu gelişmeler kadar hızlı belirlenemiyor.