Faiz kararının ekonomi politiği: İktidar blokunda çelişkiler keskinleşiyor

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), 27 Mart 2025 tarihinde gerçekleştirdiği olağanüstü toplantı sonrasında politika faizini yüzde 42,5’ten yüzde 46’ya yükseltti. Bu faiz artışı, piyasalarda beklenmeyen bir hamle olarak değerlendirilirken, hem ekonomik hem de siyasi etkileriyle dikkat çekiyor.

Faiz Artışı Neden Gündeme Geldi?

19 Mart operasyonunun ardından TL üzerindeki değer kaybı baskısı hızla arttı. İlk etapta TCMB, döviz rezervlerini kullanarak bu baskıyı azaltmaya çalıştı. Ancak bu çaba yetersiz kalınca, faiz artırımı kaçınılmaz hale geldi. 27 Mart’taki toplantıda alınan karar, aslında fiili olarak uygulanan faiz artırımlarının resmi bir şekilde duyurulması anlamına geliyor.

Ekonomik Planlar Bozuldu

TCMB’nin daha önceki yönlendirmelerinde 2025 yılında faiz indirimi döngüsünün başlayacağı beklentisi hakimdi. Ancak son faiz artışı, bu senaryonun rafa kalkmasına neden oldu. Özellikle küçük ve orta ölçekli işletmeler (KOBİ’ler), emek yoğun sektörler ve iç piyasaya dönük çalışan işletmeler için bu karar ciddi zorluklar doğurabilir.

Potansiyel Ekonomik Sonuçlar:

  • Ekonomik yavaşlama: Faiz artışları tüketim ve yatırımı baskılayarak büyümeyi sınırlayabilir.
  • Kredi geri ödemelerinde artan sorunlar: Ticari kredilerin geri ödenmesinde zorluklar yaşanması ve tahsili gecikmiş alacaklarda artış beklenebilir.
  • Sektörel gerilimler: Büyük sermaye grupları (YBSG) faiz artışlarını desteklerken, TL ile borçlanan küçük gruplar (DSG) bu durumdan olumsuz etkileniyor.

Siyasi Etkiler ve İktidar Bloku İçindeki Çatlaklar

Bu faiz artışı sadece ekonomik değil, aynı zamanda siyasi bir etkiye de sahip. AKP iktidarı içinde yer alan farklı sermaye gruplarının çıkarları birbirine ters düşmeye başladı. Faiz artışı, iktidar bloğunun DSG kanadında ciddi hoşnutsuzluk yaratırken, YBSG gibi döviz geliri ve dış finansmana erişimi olan gruplar için daha olumlu bir gelişme olarak görülüyor.

Özellikle 2024 yerel seçimlerinde alınan kötü sonuçlar sonrası, iktidarın ekonomik hamlelerinde daha dikkatli olması bekleniyordu. Ancak ani faiz artışı, iktidar bloğunun iç dinamiklerinde de çatlaklara neden olabilir.

Şimşek Programı Sarsılıyor Mu?

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in uyguladığı ekonomi politikası, enflasyonu kademeli faiz artışlarıyla kontrol altına almayı hedefliyordu. Ancak son gelişmeler bu programın sürekliliğini sorgulatıyor. “Şok terapisi” benzeri etkiler yaratan bu ani faiz artışları, hükümetin ekonomi yönetimine dair güveni zedeleyebilir.

Erken Seçim Tartışmaları ve Muhalefetin Rolü

Şimşek’in görevde kaldığı sürece 2025 yılında erken seçim olasılığı zayıf. Ancak ekonomik durgunluk derinleşirse ve muhalefet bu süreci etkin şekilde yönetebilirse, siyasi denge değişebilir.

Ancak burada dikkat çeken bir eksiklik var: CHP ve diğer muhalefet partileri hâlen alternatif bir ekonomik model sunmuş değil. Bu durum, Erdoğan yönetimi için siyasi dengeyi korumakta önemli bir avantaj sağlıyor.


TCMB’nin faiz artırımı, sadece ekonomi değil, siyaset açısından da önemli sonuçlar doğuracak gibi görünüyor. Önümüzdeki dönemde bu kararın etkileri daha net anlaşılacak. Ekonomik aktörler, yeni döneme ayak uydurmak için stratejilerini yeniden gözden geçirirken; siyaset sahnesinde de yeni dinamiklerin ortaya çıkması muhtemel.

Yorum gönder

© 2025 bilgihane.tr | Tüm hakları saklıdır.