Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek’ten, Palandöken Ekonomik Forumu’na video mesaj

Bakan Şimşek, Washington’da düzenlenen G20 IMF ve Dünya Bankası toplantılarında olduğunu ve bu nedenle foruma katılamadığını söyledi. Palandöken ekonomi formunun hayata geçmesinde emeği geçen herkesi tebrik eden Şimşek, “Bu Forum küresel ekonomide Ticaret savaşlarının tetiklediği yüksek bir belirsizlik ortamında gerçekleşiyor. Küresel ekonomi birçok uzun vadeli yapısal sorunlarla karşı karşıya. Bugün bu sorunları ve Türkiye’nin konumunu sizlerle değerlendirmek istiyorum. Özellikle korumacılık yaşlanan nüfus, yapay zeka gibi iklim krizi gibi birçok sorunla dünyamız karşı karşıya. Tüm bu sorunlar gelişmeler küresel büyümenin görünümünü aşağı yönlü çekme riskleri taşıyor yani büyüme üzerinde bir aşağı yönlü bir risk oluşturuyor. Bu zorlu küresel konjonktürde Türkiye ekonomisine dair iyimserliği bizi besleyen güçlü nedenlerimiz var.” dedi.

Mayıs 2023’ten bu yana uyguladıkları istikrar ve reform programı sayesinde dış kırılganlarımızı azalttıklarını ifade eden Şimşek, şunları söyledi: “Şoklara karşı direncimizi arttırdık. Makro finansal istik güçlendirdik, sürdürülebilir yüksek büyüme için daha sağlam bir zemin oluşturuyoruz. Programın getirdiği kazanımlara ek olarak küresel yapısal sorunlara karşı da önemli avantajlarımız var. Korumacılık küresel ticaretin karşı karşıya olduğu en büyük tehditlerden birisidir. Aslında bu eğilim yeni değil, 2008 küresel finans krizinden bu yana korumacılık yükselişte. Ticaret kısıtlamaları kriz öncesinde kıyasla 11 kat artmış durumda. AIF analizlerine bakarsanız korumacılık uzun vadede küresel safi yurtiçi hasıla yaklaşık %7 oranında azaltabileceğini işaret ediyor. Bu oran Almanya ve Fransa ekonomileri toplamı kadar Bir küresel kayıp anlamına geliyor. Korumacı politikaların arkasında büyük ölçüde ABD ile Çin arasındaki jeostatejik rekabet yatıyor.”

Son 20 yılda özellikle ABD ve diğer gelişmiş ülkeler küresel üretim ve ticaret’te Çin’e karşı önemli ölçüde zemin kaybettiğini dile getiren Şimşek, “Bugün Çin yalnızca üretimde değil, aslında birçok alanda küresel bir süper güç olma yolunda hızla ilerliyor. Aynı zamanda dünyadaki birçok ülkenin de en büyük ticaret ortağı konumuna gelmiş durumda. Tabii bu mevcut gelişmiş ülkelerle bu yükselen yeni ekonomiler arasında stratejik rekabete yol açıyor.” İfadelerini kullandı.

Türkiye, artan korumacı politikalara karşı kendilerine benzer ülkelere kıyasla daha dayanıklı bir konuma sahip olduğunu belirten Şimşek, şunları söyledi: “Bunun iki tane temel sebebi var. Birincisi ihracatı olan bağımlılığımız nispeten düşük yani ekonomimizin ana motoru iç talep mal ihracatının milli gelir içerisindeki payı yaklaşık %20 civarında burada belirleyici olan yatırımlar ve tabii ki özel tüketim harcamaları kamu harcamaları, ikincisi olarak dış ticaretimiz büyük bir kısmını dost ve yakın ülkelerle gerçekleştiriyoruz. Avrupa Birliği dahil 54 ülkeyle serbest ticaret anlaşmamız var. Toplam ihracatımızın %68 ticaret’teki parçalanmadan yani korumacılıktan etkilenmiyor. 30 trilyon dolarlık geniş bir coğrafyaya Entegreyiz. Serbest ticaret anlaşmalarının olmadığı bazı Ortadoğu, Orta Asya ve Afrika ülkeleri ile de çok yakın ilişkilere sahibiz. Bu yapı küresel düzeyde yaşanan ticaretteki parçalanmalara karşı daha dirençli hale getiriyor. Biz bu dönemi bölgesel entegrasyonları derinleştirmek için aynı zamanda bir fırsat olarak görürsünüz hizmet ihracatında halihazırda güçlü bir konumdayız.”

Turizm, sağlık, yurtdışı müteahhitlik, eğitim ve sanayi gibi alanlarda bölgenin üretim üssü konumunda olduklarını anlatan Şimşek, “Bu avantajlarımız büyük ölçekli altyapı ve lojistik projeleriyle daha da güçlendiriyoruz. Kalkınma yolu projeleri kilit öneme sahip Türkiye Çin’i Avrupa’ya bağlayan orta koridorun ana omurgasında yer alıyor Ayrıca bölgesel entegrasyona katkıda bulunacak yeni kalkınma yolu projesini hayata geçirmek için de çalışmalarımıza başladık. Küresel ekonominin bir diğer yapısal riski artan boşluktur. Son 25 yılda küresel borcun küresel hasılaya oranı 100 puandan fazla arttı ve %328’e yükseldi. Türkiye’nin toplam borcu ise milli gelirimizin sadece %93 benzer ülkelerde bu oran yani gelişmekte olan ülkelerde toplam borcun milli gelire oranı %245 bu da demek oluyor ki Türkiye’nin büyümesi önünde borç kaynaklı bir engel bulunmuyor. Çünkü Türkiye’nin toplam borçluluk oranı %93 gibi nispeten düşük düzeyde. Borç stokumuz düşük olduğu için piyasalardaki dalgalanmalar sona erdiğinde Türkiye’nin güçlü temelleri yatırımcıların dikkatini tekrar çekecektir.”

Şimşek, küresel yatırımcıların şuan temkinli davrandığını belirterek, “Resmen kaçıyorlar yani nakde ya da düşük riskli varlıklara yönelmiş durumdalar. Gelişmekte olan ülkeler nispeten riskli ancak biz şuna inanıyoruz. Türkiye için bu geçici bir trend zamanla yatırımcılar yeniden güçlü makro ekonomik temelleri hikayesi olan ülkelere odaklanacak. Türkiye bu noktada pozitif olarak ayrılacak ülkelerin başında geliyor. Demografik dönüşüm de küresel düzeyde ciddi bir meydan okuma olarak karşımıza çıkıyor.” Şeklinde konuştu.

Yorum gönder

© 2025 bilgihane.tr | Tüm hakları saklıdır.